Dilimizden düşmeyen, bir araya geldiğimizde saatlerce konuştuğumuz bir konumuz var.

AŞK.

Sanat yapıtlarının da en çok konu edindiği tema ‘Aşk’tır. Peki aşk nedir? Aslında aşkla ilgili ne söylesek boştur. Anlamı bu kadar derin bir kelime için bütün tanımlamalar yetersiz kalır. Gaspar Noe da ‘Love’ filmiyle sanat ve aşkı bir araya getirip  ‘aşk’ın ne olduğuyla ilgili bir arayışa giriyor. Murpy ve Electra’nın aşkını anlattığı filmde kahramanlarına sorular sordurarak Aşk’ın anlamını kavramak için seyirciyle birlikte bir yolculuğa çıkıyor.

-Hayatın anlamı nedir?

Aşktır.

-Aşk nedir?

Aşk aşktır işte. Aşk hayattır. Aşk ışıktır.

Yaşam döngümüzde cevaplanması gereken bir sürü sorumuz ve sorunumuz var. Büyüyünce nasıl biri olacaksınız? Geçiminizi sağlayacak bir işiniz olacak mı? Aşkı yaşayacak mısınız? Cinselliği nasıl yaşamanız gerekiyor? Biriyle sonsuza dek birlikte olabilecek misiniz? Çocuk yapabilecek misiniz? Ya da özgür kalıp canınızın istediği gibi mi yaşayacaksınız? Filmin sonunda kahramanların kafası tıpkı bizim gibi karışıyor. Aşık olmanın ne demek olduğunu bilmediklerini ama bence yaşamamaları gereken bir şey olduğuna kanaat getiriyorlar. Çünkü aşk insana yaşam verirken aynı zamanda birçok olumsuz duyguyu da beraberinde getiriyor. Bu konuda bilim insanları kolları sıvıyor ve kafa karışıklığımızı gidermek için bizlere yardımcı olmaya çalışıyor. Örneğin Freud insanoğlunun motivasyonun temelinin cinsellik olduğunu söylerken, Maslow ‘İhtiyaçlar hiyerarşisi’ adını verdiği  piramidin ortasına  ‘Aşk’ı  yerleştiriyor. Fakat insanoğlu hala yüzde yüz mutlu olmanın yolunu bulamadığına göre bilim insanlarının çıkardığı formüllerin de çok işe yaradığı söylenemez.

Senaryoda aşkı anlatmak meselesine gelince; ‘Aşk’ın içerik olarak tıpkı bir sanat eseri gibi anlaşılamaz ve ulaşılamaz bir yanı vardır. Öyleyse sanatla aşkı anlatmanın yolu var mıdır? Ressam resmiyle, heykeltıraş heykeliyle, müzisyen müziğiyle, tiyatrocu oyunuyla, sinemacı filmiyle bir düşünceyi, bir duyguyu anlaşılabilir ve hissedilir yapmaya çalışır. Fakat hiçbir sanat eseri duygu ve düşünceleri insanlara aktarırken anlamın tek ve değişmez olduğunu söylemez. Tam tersine kalıpların ötesine geçer ve herkesin anlam arayışını kucaklar. Peki içeriğinde sonsuz anlam taşıyan ‘Aşk’ nasıl oluyor da klasik senaryo anlatım kalıplarında anlatılmaya çalışılıyor? Kalıpların içinde sonsuz anlam taşıyan bir şey anlatmak mümkün müdür? Daha başka bir ifadeyle bir filme baktığınızda tıpkı bir sanat eseri gibi belirli kalıplara dökemeyeceğin herkese ve her şeye göre farklı duyguları içinde barındıran, sonuç itibariyle ne söylesek daha fazlasını içeren bir sanat eseri ortaya çıkar mı? Gaspar Noe, ‘Love’ filmiyle bunu başarıyor ve film ne anlatıyor diyen birine senaryosundan söz etmek yerine “izleyin, ne hissettiğinizi konuşalım” dedirtiyor.